Panagro Et-Süt Entegre Gıda Kompleksi

Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk "Konya Ovası, tarım sektörünün Ferrarisi"



İstanbul’da bulunan Konyalı işadamı, bürokrat, yönetici, akademisyen ve çalışanların oluşturduğu Konyalılar Vakfı ve Konyalılar Derneği’nce düzenlenen “Konyalılar Vakfı Toplantısı” Konyalılar Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.

Yaptığı konuşmada dünyanın ve Türkiye’nin gelişim seyrine dikkat çeken Recep Konuk çıkarılması gereken 3 dersi ortaya koydu: “Eğer dünya ticaretinde yükseleceksek gıda, enerji gibi sektörlere yönelmeliyiz, işgücüne katılımı arttırmalıyız, rekabetçi yapımızı güçlendirmeliyiz.”

Türkiye’nin geleceğini konuşurken hem dünyanın seyrine hem de Türkiye’nin seyrine bakılması ve sahip olduğumuz avantajların ortaya konması gerektiğini belirten Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, “ 2011 itibarıyla 73 milyon 950 bin nüfusuyla Türkiye dünya nüfusunun yüzde 1,6’sına sahip. Bu nüfusuyla bugün için dünyada en çok nüfusa sahip 19’uncu ülke. 2025’te İran ve Almanya’yı geçerek dünyanın en çok nüfusa sahip 17’nci ülkesi olacağı tahmin ediliyor. Türkiye’nin dünyanın yüz ölçümündeki payı ise yüzde 0,58. Dünyadaki toplam hasılanın yüzde 1,34’ünü üreten Türkiye, Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla sıralamasında ise 16’ncı sırada. Kişi başına gelirde 2011 rakamlarıyla 10.576 dolar ile Rusya, Brezilya, Kazakistan ve Meksika’nın hemen gerisinde 62’nci sırada. En çok kişi başına gelir Lüksemburg’da ve 122.272 dolar. Onu, 97.967 dolarla Katar, 96.590 dolarla Norveç izliyor. ABD’de kişi başına gelir 48.000, Almanya’da 44.000, İngiltere’de 39.000 doların üstünde. Yani dünyanın birinci liginde yer almak için daha alacağımız epeyce mesafe var.” Dedi.

Dünya ticaretinde yükselmek için Çin’in olmadığı alanlara; gıda ve enerjiye yönelelim.

Konuşmasında son 10 senede yaklaşık yüzde 40’lık istikrarlı bir artış gerçekleştirmekle birlikte dünya ticaret hacminde ülkemizin payının yüzde 1,05 olduğunu vurgulayan Recep Konuk, “Dünya ticaret hacminde ABD’nin payı gittikçe azalmasına rağmen yüzde 11’in üzerinde, 10 yılda performansını üçe katlayan Çin’in payı yüzde 10,25. Çin’in bu yükselişi Almanya’yı pek etkilememiş, en büyük kaybı ABD yaşamış onu Fransa, İngiltere, Japonya, Kanada, Kore ve Hong-Kong izlemiş. Bu verilerden çıkaracağımız birinci ders eğer dünya ticaretinde yükseleceksek, Çin’in olduğu alanlara değil olmadığı alanlara yönelmek olmalı. Bu alanlar gıda ve enerji gibi sektörlerdir” diye konuştu.

Türkiye’de 30 kişi çalışıp 70 kişiye bakıyor

Ülkemizde istihdamın toplam nüfusa oranını da değerlendiren Recep Konuk, şunları söyledi;

“En çok istihdam Çin’de toplam çalışan sayısı 779 Milyon 950 bin kişi. Yani bizim toplam nüfusumuzun 11 katı. Onu 457 milyon çalışanıyla Hindistan, 139 milyon istihdam ile ABD izliyor. 2011 yılı itibarıyla Türkiye’deki istihdam rakamı 22 milyon 590 bin, Toplam istihdamın nüfus içindeki payı ise yüzde 30,65. Toplam istihdamda dünyada 16’ncı sıradayız, ancak işgücüne katılımda 57’nci sırada. Mesela işgücüne katılımda Katar birinci sırada ve nüfusun yaklaşık yüzde 75’i çalışanlardan oluşuyor. Lüksemburg ikinci sırada oradaki katılım da yüzde 72,11. Çin’de bu oran yüzde 58,43, İsviçre’de yüzde 58,32, Hollanda’da yüzde 51, Almanya’da yüzde 49,55, İngiltere’de yüzde 46,76, ABD’de yüzde 44,86. Yani Lüksemburg’da 72 kişi çalışıp 28 kişiye bakıyor, Türkiye’de 30 kişi çalışıp 70 kişiye bakıyor. Okutuyor, doyuruyor vesaire. İkinci derste buradan çıkıyor. Ne yapıp edip işgücüne katılımı arttırmamız gerekiyor. Yani daha çok üretim tesisi kurmalı, daha çok üretim alanı açmalıyız.

İşgücü verimliliğinde birinci sırada yine Lüksemburg var. İkinci Norveç, Üçüncü ABD ve sırayla işgücü verimliliğinde 66, 61 ve 54 doları aşmışlar. Türkiye işgücü verimliliğinde 39’uncu sırada ve işgücü verimliliğinde ulaştığı rakam 22,91 dolar. Bu rakam Çin’de 6 doların altında, Hindistan’da ise 5 doların altında.

Küresel Rekabet Edebilirlik Endeksi sıralamasında birinci sırada İsviçre var. İkinci İsveç, üçüncü Singapur. Onları ABD, Almanya, Japonya, Finlandiya, Hollanda izliyor. İngiltere 12’nci, Çin 27’nci sırada, biz ise 61’inci sıradayız. Yani rekabet gücü açısından 60 ülke bizden daha iyi durumda. Üçüncü derste bu olmalı rekabetçi yapımızı güçlendirmeliyiz.”



Geleceğin stratejik sektörleri için Konya biçilmiş kaftan

Dünyanın geleceğinde enerji ve gıdanın iki stratejik sektör olduğunu ve ikisi içinde Konya’nın biçilmiş bir kaftan olduğuna dikkat çeken Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, Konyalıları hedef tayin etmeye ve gaza basmaya davet etti. Recep Konuk yaptığı konuşmada şunlara değindi:

“Bugün 6 milyar 973 milyon 740 bin olan dünya nüfusunun, 2050 yılında yani 38 sene sonra 9 milyara ulaşması bekleniyor. Bu, şu demek; daha çok gıdaya ihtiyaç var. Daha çok ürüne, daha çok üretime ihtiyaç var. Yani geleceğin dünyasında artacağı kesin olan en belirgin şey, gıda talebi olacak. Daha çok üretmek için enerjiye talep katlanarak artacak. Konya, bu iki sektör açısından da şanslı ve halen değerlendirilmemiş, değerlendirilmeyi bekleyen önemli bir potansiyele sahip. Dünyanın en önemli tarımsal üretim havzaları arasında ilk onda Konya Ovası mutlaka sayılıyor. Karapınar’da müthiş bir kömür rezervi var. Oradaki kömürü sobada yakamazsınız ancak her yıl 2 bin megavat elektrik üretebilirsiniz. Güneş enerjisi için en uygun yerin de Konya olduğu yazılıp çiziliyor.”

3 sene önce aynı toplantıda hemşerileri ile bir araya gelen Konuk, 3 senede Konya’nın İl Gelişmişlik Endeksi sıralamasında Türkiye’de 26’ncı sıradan 20’nci sıraya yükseldiğine dikkat çekerek, “2023 vizyonu çerçevesinde Türkiye önüne büyük hedefler koydu. Tarım sektörünün önünde de büyük hedefler var. Mesela 60 milyar dolarlık tarımsal üretimimizi 150.000 milyar doların üzerine çıkarmayı, dünyanın en büyük tarım ekonomileri arasında ilk beşte yer almayı hedefliyoruz” diyen Recep Konuk, 2000’li yıllarla birlikte başlayan ve Konya Şeker’in yatırımcı kimliği ile damga vurduğu dönemden ve yapılan güncel yatırımlardan bahsetti:

Konya Şeker’in 3 sene önce toplam yatırımı 600-650 milyon dolardı,

bugün 1,2 milyar doları aştı

“3 sene önce buraya geldiğimde Konya Şeker’in toplam yatırımı yaklaşık 600-650 milyon dolar civarındaydı. Bu üç senede fiili yatırım tutarımız 1,2 milyar doları aştı. 2009’da bir araya geldiğimizde iki tane yeni üretim tesisimiz yeni tamamlanmıştı ve ikisinin de üretimdeki ilk yıllarıydı. Bunlardan biri Yem Fabrikası diğeri Seydibey Dondurulmuş Parmak Patates Üretim Tesisleri idi. Biz ikisini de Konya çiftçisinin şeker pancarı münavebesinde ektiği ürünleri değerlendirmek, o ürünlere de talep garantisi oluşturarak ürünün iyi fiyatla satılmasını sağlamak için kurmuştuk. O iki fabrika kuruluşlarının hemen ertesi yıl tam kapasite çalışmaya başladı. İkisinde de kapasite artırımı yatırımına gittik. Dondurulmuş Parmak Patates Üretim Tesisimizde ürettiğimiz Pratiko markalı ürünler, kalitesiyle dünyanın en büyük fast food zincirlerinden birinin menüsüne girdi. Donuk patates pazarında üretimimizin ikinci yılında yüzde 25’lik pazar payına ulaştık. Sonuçta bu tesisimizin kapasitesini iki katına çıkaracak kapasite artırımı yatırımını başlattık. Bununla da yetinmedik, tesise yeni üretim bantları ilave etmeye karar verdik. Bu bantlarda donuk sebze üretilecek. Yani ıspanak’tan, brokoliye, bezelyeden bürüksel lahanasına kadar onlarca sebze çeşidi üretilecek. Bu sebzeleri de Konya çiftçisi üretecek.”

Patates nişastası ithalatına Konya Şeker dur diyecek

Seydibey Dondurulmuş Parmak Patates Üretim Tesisleri bünyesinde patates nişastası fabrikası kurmaya karar verdiklerini ve yatırımını başlattıklarını belirten Konuk, şu ifadeleri kullandı;

“Niçin kuruyoruz bu tesisi üç tane sebebi var. Birincisi üreticimize daha çok patates ürettirmek. İkincisi üreticinin ürettiği her cins ve büyüklüğüne küçüklüğüne bakmaksızın her ebat ve şekildeki patatesi işleyebilmek. Üçüncüsü ve en önemlisi ise ithalata dur demek. Hep övünürüz, Türkiye bir tarım ülkesi diye. Tarımsal üretimdeki gücüyle övündüğümüz Türkiye bebek mamalarında, değişik gıda ürünlerinde kullandığı patates nişastasının tamamını maalesef bugüne kadar ithalatla temin edebiliyordu. Yıllık 30 bin ton civarında patates nişastası ithal ediyoruz. Tarım ülkesi Türkiye’de, dünyanın 7. büyük tarım ekonomisine sahip Türkiye’de, bir tane faal patates nişastası fabrikası yok.”

Konya Şeker hem gıdada hem enerji de söz sahibi olacak

Seydibey Kampüsünde tesisin enerji ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayacak Biyogaz Tesisi’ni tamamladıklarını belirten Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk konuşmasını şöyle sürdürdü;

 “Bu tesis, patatesin kabuğundan, çerinden, çöpünden ürettiği biyogaz ile işletme maliyetlerimizi önemli ölçüde aşağı çekti. Yine Seydibey Tesisleri’nin rekabetçi yapısını güçlendirmek için bir Doğal Depo inşasını tamamladık, ikincisinin yatırımını başlattık. Böylece, üreticiden aldığımız patatesi artık sıfır enerji maliyeti ile muhafaza edebiliyoruz.

Bu organik büyüme Cihanbeyli, Altınekin, Seydibey Kampüsümüz ile sınırlı kalmadı. Çumra Kampüsümüzde de yeni yatırımlarımız devam etti. 37 megawatlık bir termik santrali tamamladık. Ilgın’dan demiryolu ile taşıdığımız kömür ile burada elektrik üretiyoruz. Yine Çumra Entegre Tesisleri’nde kullandığımız kondanse sudan faydalanarak atık enerjiyi daha çok değerlendirmek için seralarımızı büyüttük ve ultra klimalı modern sera yatırımını başlattık. Bu projenin de önemli bir kısmını tamamladık ve bir dekardan yılda 80 ton domates almamızı sağlayan seralarımızı faaliyete geçirdik.

Biyoetanol tesisimizde biyoetanol üretim prosesi sonrası çıkan yan ürünlerden Biovin ve Biovin Plus markasıyla organik gübre üretmeye başladık. Bunun iki tane faydası oldu. Birincisi; biz atığı ekonomik değere dönüştürdük. İkincisi; üreticinin organik gübre temin maliyetini yaklaşık dörtte üç fiyatına geri çektik. Yine Biyoetanol Üretim Tesisimizde bir üretim ünitesi yatırımını daha tamamladık ve üretim prosesinde melasın mayalanması esnasında çıkan karbondioksiti yakalayarak, gazlı içeceklerden, seracılığa, demir-çelik sanayinden yangın sönürme tüplerine, kimya sektöründen gıda ürünlerinin paketlenmesine kadar birçok sektörde kullanılan sıvı karbondioksiti üretmeye başladık.”

Konya Şeker’in patatesleri doğal şartlarda muhafaza etmek için inşa ettiği

Doğal Depo, Bolu Tünelleri’nin sekizde biri kadar

Patates depolama sürecinde enerji maliyetlerini düşürmek için dağı delerek doğal bir depo oluşturduklarını belirten Recep Konuk, “Doğal Depo dediğimiz bildiğiniz mağara sistemi. Dağı içine kamyonların girebileceği, içinde manevra yapabileceği şekilde tünel metoduyla deldik. Dağın içinde bir u çizdik ve patatesi depolamak için galeriler açtık. Bu depoda üreticiden aldığımız patatesi artık sıfır enerji maliyeti ile muhafaza edebiliyoruz. Çünkü doğal deponun ısısı yaz kış 4-6 derece civarında yani bildiğiniz buzdolabı. Bir artısı daha var, doğal nem olduğu için patateslerde tonaj kaybı yaşanmıyor.Bu depo dağın içinde bir U şeklindedir. Bu deponun büyüklüğü konusunda da fikir vermek için şunu söyliyeyim. Hani bir dönem yılan hikâyesine dönen ilk kazmanın 1993’te vurulup 2007’de tamamlanan Bolu Tünelleri (2.874 metre) için bir dönem umut kesilmiş ve patates deposu yapalım deniliyordu ya işte bu deponun toplam uzunluğu o tünellerin hemen hemen sekizde biri kadar. Henüz inşası devam eden ikinci doğal depo ve bunların içinde açılan onlarca galeriyi dahil ettiğinizde ki her birinin derinliği 24 metredir, bu iki depoda yapılan iş hemen hemen Bolu Tünelindeki delme işi ile eşittir” dedi.

Ovalı bakış açısı bizim Konya Şeker’deki yatırım iştahımızın sebebidir.

Recep Konuk, “Biz Ova insanıyız. Ovadan bakınca her şey küçük görünür. Ova problemleri de küçültür, yapılan büyük işleri de. Mesela Toroslara Antalya tarafından bakarsanız, haşmetli, heybetli bir dağ görürsünüz, Konya Ovasından bakarsanız, iki adımda aşılacak tepe dersiniz” diyerek şöyle konuştu;

“Mesela bizim Çumra Entegre Tesisimiz koca ovada bir nokta gibidir. 30 kilometre uzaktan, bir buğday silosu dersiniz, 10 kilometrede silolarıyla bir un değirmenine benzetirsiniz, 1-2 kilometrede fabrika olduğuna kanaat getirir, nizamiyeden içeri girince yapılan işin büyüklüğünü anlarsınız. Dediğim gibi biz ova insanıyız ve ovaya kondurduğumuz hiçbir şey ovanın silüetini değiştirmediği, değiştiremediği için bize büyükmüş gibi gelmez.  Mesela biz Konya Ovası’na 7 milyonun üzerinde ağaç diktik, bu dünyanın her tarafında ciddi bir rakamdır, ancak Konya Ovası için ovanın yüzeyine çekilen bir çizikten ibarettir. Hepimizin genlerine işleyen bu ovalı bakış açısı belki de bizim Konya Şeker’deki yatırım iştahımızın sebebidir. Çünkü biz ne yaparsak yapalım hala kendimizi büyük iş yapmış olarak görüp rehavete kapılmıyoruz. Biz Ova’nın rengini de kaderini de değiştireceğiz dedik ve yaptıklarımız Ova’da fark edilene kadar durmama kararlılığındayız. Ancak sizden ufak bir ricam olacak, siz Ova’nın dışına çıkmış Konyalılar olarak, Toroslara Antalya’dan bakar gibi bakın ki, Ova’da kalanlara farklı bir bakış açısıyla yapılanları ve yapılması gerekenleri anlatın, yani Ova’da olup da Ova’nın büyüsüne kapılanlara rehberlik edin.”

Gelişmiş ülkelerin hepsinde çiftçi gelirleri içinde bitkisel üretimin payı yüzde 25-30’lar, hayvansal üretimin payı yüzde 70-75’ler civarındadır.

Bütün bu yatırımların yanı sıra özellikle Et-Süt Entegre Gıda Kompleksi yatırımına büyük bir önem verdiklerini vurgulayan Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk konuşmasını şöyle tamamladı;

“Gelişmiş ülkelerin hepsinde çiftçi gelirleri içinde bitkisel üretimin payı yüzde 25-30’lar, hayvansal üretimin payı yüzde 70-75’ler civarındadır. Türkiye’de ise durum tam tersinedir. Et-Süt Entegre Gıda Kompleksi yatırımımızın temelinde bunu düzeltmek amacı yatıyor. Bu tesis, tek kampüs içinde et ve süt ürünleri üreten dünyanın en büyük tesisi olacak. Tesisin toplam yatırım bütçesi yaklaşık 160 milyon dolar. Tesis günde bin 200 büyük, 3 bin küçükbaş kesimi yapacak. Tam kapasiteye ulaştığında her gün 2 bin ton süt işleyecek. Tesiste bin 500 kişi çalışacak, dağıtım ağındaki 500 kişi ile birlikte toplamda 2 bin kişiye doğrudan istihdam sağlayacak. Ancak tesisin asıl etkisi üreticiye olacak. Yapacağı süt hayvancılığı ile yaklaşık 10 bin, besicilikle yaklaşık 40 bin çiftçi ailesi geçimini bu tesisten sağlayacak. Tesis, her yıl üreticiye bir milyar doların üzerinde besi ve süt bedeli ödemesi gerçekleştirecek. Bu bahsettiğim tarımsal ciro bizim şeker fabrikalarımızın hammadde ödemesinin yaklaşık 2,5- 3 katıdır.”