Panagro Et-Süt Entegre Gıda Kompleksi

Konuk, TÜSİAD'a damgasını vurdu.

Konya Şeker Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, "Yeni tarım politikaları belirlenirken eski şartlar devam ediyormuş gibi davranılırsa yarın üstesinden gelinemeyecek sorunları göğüslenmek zorunda kalabiliriz" dedi.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), "Türkiye'de Tarım ve Gıda: Gelişmeler, Politikalar, Öneriler" başlıklı raporunu, İstanbul Ceylan Intercontinental Oteli'nde düzenlediği bir toplantı ile kamuoyuna sundu. Seminerde konuşan Konya Şeker Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, raporu önemsemekle birlikte birçok noktasına a itiraz ettiklerini ifade etti.

Pankobirlik ve Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi'nin de başkanlık görevini yürüttüğünü hatırlatan Konuk, "Dünya ve ülkemiz makro ekonomik verileri, tarımsal ürünler arası etkileşimler, geleceğe dair tarımsal politika tercihleri" gibi hususların da raporda yer alması gerektiğini ifade etti.

"Raporda yürürlükteki mevzuat, pancar şekeri ve NBŞ sektörü kısıtlı bazı açılardan sorgulanmış, karşılaştırmalarda da maalesef eşitler karşılaştırılmamıştır; dolayısıyla pancar şekeri sektörü tüm yönleriyle değerlendirilememiştir" diyen Konuk raporda katılmadıkları hususları şöyle sıraladı: "Raporda Kamış şekeri üreticisi ülkelerle, pancar şekeri üreticisi ülkeler birlikte karşılaştırılmıştır. Yani farklı sıkletlerdeki boksörler dövüştürülmüştür.

Rapor makro anlamda önerilere yer vermektense, kuru madde, üretim kotası/satış kotası, yüzde 10 kota limiti gibi bazı hususlara takılmış, buralarda sıkışıp kalmıştır. Şeker borsa fiyatları ile iç fiyatlar arasında bir ilişki kurulmaya çalışılmaktadır. Dünya şeker üretiminin yüzde 77,8'i şeker kamışından, yüzde 22,2'si şeker pancarından üretilmektedir. Borsa fiyatlarının; kamış şekeri fiyatlarının üstünlüğü ve etki alanında oluştuğu, ülkemizin ise pancar şekeri üreticisi olduğu gerçeği raporun bu bölümünde unutulmuş gibi görünmektedir.

Türkiye'de tüketici pancar şekerini pahalı tüketmemekte, aksine nişasta bazlı şekeri pahalı tüketmektedir. Raporda, Türkiye tatlandırıcı piyasasında yüzde 10 paya sahip duruma gelmiş olan sentetik tatlandırıcı olgusu ve bunun gelecekte oluşturacağı tehditler de maalesef göz ardı edilmiştir.

Kamuya ait pancar şekeri fabrikalarının stokla çalıştıkları ifade edilen rapor, toplam stok üzerinden değerlendirme yaptığından yanıltıcı olmaktadır. Raporda, kendine yeterliği sağlamak için AB'den daha yüksek bir koruma ile sektörün korunduğu ifade edilmektedir. Hâlbuki AB'de beyaz şeker ithalatında 419 Euro/ton sabit vergi uygulanmakta, eğer bu da yeterli olmazsa özel koruma önlemi adı altında ve dış fiyatı iç fiyata eşitleyen ek bir vergi uygulanmaktadır. Yani iç piyasa hiçbir riske meydan vermeyecek şekilde korunmaktadır."

Şeker sektörünün sorunlarına da değinen Recep Konuk, sektörün hammaddesi ve şeker maliyetinin yüzde 60-65'ini oluşturan pancar üretiminde mazot, gübre, tohum, elektrik, sulama gibi girdilerin çiftçilerimiz tarafından karşılaştırma yapılan ülke üreticilerine göre 2,5-3 kat gibi fazla bedel ödenerek kullanılabildiğini belirterek, bazı zorunluluklar nedeniyle rantabl olmadığını bile bile şeker fabrikası kurulan bölgelerdeki toprak yapısı nedeniyle polar oranının düşük olduğunu ifade etti. Konuk, özellikle kamu şeker fabrikalarının yenileme yatırımlarını yapamadıkları için kapasite kullanım oranlarının ve verimliliklerinin düşük olduğuna dikkat çekerek, birim alanda verimi arttırmak için, toprak ve tohum ıslahı, sulama, ileri tarım teknik ve teknoloji yatırımlarının yapılamadığını söyledi.

Konuk şöyle devam etti: "Tarımsal ürün maliyetinde kar ve emek karşılığı olmamasına rağmen, tarım arazilerimizin, bölünmüşlüğü nedeniyle optimum işletme büyüklüğüne sahip olmamalarının işletme maliyetlerini yükselttiği gerçeğini de ihmal edersek, tüm bu eksikliklerin suçunu pahalı üretiyor diyerek çiftçiye yüklersek suçluyu bulmuş ve üretmeyerek ithal edelim diyerek çözümü de keşfetmiş oluruz."

Konuk raporda, "AB'de toplam bütçenin yüzde 38'inin, bizde ise yüzde 2,48'inin tarıma ayrıldığı, Çiftçi başına tarımsal desteğin, AB ülkelerinde bin 670 euro iken ülkemizde 142 euro olduğu, AB ve ABD'de tarımsal girdilere uygulanan KDV oranı standart oranın üçte biri iken bizdeki oranın lüks tüketime uygulanan standart KDV oranıyla aynı olduğu, 2,4 milyon ton şeker tüketimimize rağmen kota fazlası veya kayıt dışı nbş üretimi, kaçak şeker girişi, ihtiyacın üzerinde kimyasal tatlandırıcı ithalatı gibi nedenlerle 1,7 milyon ton şeker üretebildiğimizi, bununda şeker fabrikalarımızın yaklaşık yüzde 50 atıl kapasite ile çalışmasına neden olduğunu, kapasite kullanımının düşüklüğü nedeniyle de maliyetlerin yükseldiği, Pancar şekerinin ülke ekonomilerine sağladığı yüksek katma değer nedeniyle tercih edildiği, bu tercih sebebiyle AB'de nbş üretiminde ortalama yüzde 2-3'lük kota uygulanırken ülkemizde bu oranın yüzde 10 olduğu, Günümüzde çok tartışılan biyoyakıtların gıda güvenliğini tehdit ettiği iddiasına rağmen rakamların şeker bazlı biyoyakıtlar açısından bu iddiayı doğrulamadığı, nitekim dünya şeker stoklarının 2003/04 üretim yılında 67.787,2 ton iken 2006/07 yılında 74.745,6 ton olduğu, büyük miktarlarda biyo yakıt üretimine rağmen dünya şeker fiyatlarının artmadığı, Sera gazlarının etkisini azaltmada dolayısıyla da iklim değişikliği ile mücadelede şeker pancarı tarımının etkili olduğu, ülkemizin ileride uygulamak zorunda kalacağı çevre standartları açısından da şeker pancarı tarımının en düşük maliyetli önlem olacağı" gibi hususların gözden kaçırıldığını ifade etti. "Şekeri, dolayısıyla şeker pancarını üretmediğiniz zaman, hangi alternatif ürünü ya da pancardan ekmeğini çıkaran insanlara şehirlerin varoşlarında işportacılık dışında hangi mesleği önereceksiniz?" diye soran Konya Şeker Yönetim kurulu Başkanı Konuk, "Şeker pancarı tarımı sayesinde gelişen veya varlığını sürdüren hayvancılığı nasıl devam ettireceksiniz? Tarımdan ve üretimden koparacağımız, 'ne iş olsa yaparım' demek dışında kısa vadede bir vasıf kazandıramayacağımız insanları nasıl mutlu edeceğiz? Bu ve buna benzer yüzlerce soruya cevap bulmamız gerekiyor. Özelde şeker pancarı, genelde tüm tarım ürünleri için pahalı üretiyorsak üretmeyelim mantığıyla hareket edersek neleri kaybedeceğimizi ve hangi riskleri göze almamız gerekeceğini de iyi hesaplamamız gerekir" şeklinde konuştu.

"Tarımsal üretime ve tarım sektörüne birkaç yıl hatta birkaç ay önceki bakış açısıyla bakabilir miyiz?" ve "Gıdada, tarımsal ürün piyasalarında son zamanlarda değişen dengeler yok mu?" diye sorulması gerektiğini ifade eden Konuk, Türkiye'nin kendi yetiştirebileceği onlarca kalem tarım ürününü ucuz tüketmek için ithal eder hale geldiğini söyledi. Konuk, "Evet, pahalı ürettik. Çünkü birim alanda üretimi arttıracak yatırımları yapamadık ve tedbirleri alamadık. Tarımdaki istihdamı gelişmiş ülkeler düzeyine çekemedik. Çünkü sanayileşme ve hizmetler sektöründe hızlı mesafe alamadık, tarım nüfusuna alternatif istihdam alanları yaratamadık. Bunlar eksikliklerimizdir. Bunlar mutlaka değerlendirilir. Ancak bugün için karşı karşıya olduğumuz sorun gıda fiyatlarından daha büyük bir sorundur. Gıda güvenliği" dedi. Son dönemde tarımsal ürün piyasalarında dengelerin değiştiğini ifade eden Recep Konuk, yeni dengelerin ekonomimiz ve piyasalar üzerinde yaratacağı zararları kısa vadede tolere edecek tedbirlerin olmadığını ifade etti. "Bu nedenle tarım politikaları belirlenirken artık eski ezberlerimizi değiştirmemizi gerektiren yeni şartlar oluşmaktadır" diyen Konuk, yeni tarım politikaları belirlenirken eski şartlar devam ediyormuş gibi davranılırsa yarın üstesinden gelinemeyecek sorunların göğüslenmek zorunda kalınabileceğini ifade etti.

Ucuz tüketim için üretim esaslı, gıda ve tarımsal ürün arz güvenliğini ihmal etmeyen bir bakış açısına ve politikalara, yeterince ve ucuz üretmemizi sağlayacak yatırımlara ihtiyaç olduğunu ifade eden Konuk, "Yeni bir strateji oluşturmaya ihtiyacımız var. Ve bu stratejiyi de ab tarım politikaları ve tam üyelik durumunda etki analizleri ile sınırlı çalışmalarla belirleyemeyiz. Çok yönlü politikalara ihtiyacımız var. Türkiye, ithalat seçeneği ve tarımdan koparılıp varoşlara yığılan geniş halk kitlelerine belediyeler eliyle yardım yapmak dışında başka çözümleri de tartışmak ve yeni politikalar üretmek zorunda.

Son olarak ifade etmek istiyorum ki; bu oturumun konusu olan şeker de pahalı ürettiğimiz tespitine katılmamamıza rağmen bugün için bu tespitin doğru olduğunu kabul etsek bile bu yarınlarda da pahalı üreteceğiz anlamına gelmez. Ancak üretimden vazgeçersek pahalı tüketeceğimiz kesindir" diye konuştu.

www.recepkonuk.com.tr